İçeriğe geç
Etkinlik Paylaş / Ana Sayfa / Belirli Gün ve Haftalar / Etik Haftası Kutlama Programı

Etik Haftası Kutlama Programı

    Etik haftası kutlama programı için ihtiyacınız olan her şey, etik günü nedir, neden kutlanır ve etik günü ile ilgili şiirler, etik günü ne zaman kutlanır.. her şey yandaki linkte. Dosya içeriğini ise aşağıya linkin altına paylaşıyorum.

    Dosyayı word formatında indirmek için tıklayınız.

    Etik Günü Nedir

    Bir ülkede etik değerlerin oluşup kök salmasında birinci derecede etkili etmen bireyleri kültürlü uygar insanlar yapmayı amaçlayan eğitim düzeyleri. Ülkemiz açısından içine düştüğümüz olumsuz çarpıcı bir örnek her düzeyde eğitimi bir yabancı dilde yapma çabaları. Kendi anadilinde yapılan eğitimin önemine dikkat çekenlerin yadırgandığı bir düzeye kadar bu olumsuzluğu getirmiş bulunuyoruz. Etik değerlere özen gösterilen ülkelerde hiç kimse kendi ana dilinden bu derece vazgeçmiş gözükmüyor. Üstelik hem kendi diline hem de başkalarının anadiline saygıyı önemli bir etik değer sayıyor.
    Bizim toplumsal olarak bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorun, toplumsal yaşantımızdaki gelişmelerin toplumun geneli için geçerli olacak değer yargılarını oluşturamamış olması. Biz cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan Atatürk devrimlerinin yaşamımıza soktuğu değer yargılarına güveniyoruz ve geçerliliğini koruduğuna inanıyoruz. Evrensel düzeyde geçerli olan değer yargılarına dayanan Atatürk ilke ve devrimlerini, teknolojik gelişmelerin günümüzde yaşattığı toplumsal dönüşümler bile eskitememekte.
    İnsanoğlu, varoluşuyla birlikte, “ahlâkilik kaygısını” içinde taşımıştır. Kendisini “iyi” ve “kötü” olana dair sorgulamalara tabi tutarak, bunların “ne” olduğu sorusunun cevabını aramıştır. İşte bu aşamada ahlâkilik problemi ile karşılaşmıştır. Çevresinde gördüğü insanlar ve etrafındaki fizik nesnelerle ilişki kurarken karşılaştıklarının, bir takım değerlerle anlam taşıdığını görmüştür. Bu değerler de o insanın ahlâkî kodlarını belirlemiştir. Değerlerin dikkate alınmadığı anlarda, farklı eylem imkânlarıyla karşılaşıldığı zaman, neyi yapmanın doğru olacağına dair çeşitli ikilemler içerisine girilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu ikilemlerin tabiî bir sonucu olarak da doğru ve iyi olana dair çeşitli tasavvurlar ileri sürülmüştür.
    “Doğru” ve “iyi”nin “ne” olması gerektiğine dair bilgiler insanlığın ilk kültürel bulgularına kadar götürülebilir. Çeşitli kabartma resimler, destanlar, yazılı taşlar ve yazılı eserlerde buna dair motifler vardır. “İyi”nin “ne” olduğu üzerinde durarak diğer insanlara öncülük eden en önemli kişiler hiç kuşkusuz filozoflar ve peygamberlerdir.
    Filozoflar, felsefenin tabiatı gereği “iyi”nin “ne” olduğunu tartışmakla beraber somut davranış biçimleri vermekten kaçınmışlardır; peygamberler ise, iyinin ne olduğu üzerinde durarak, insanlara “model davranış biçimleri” sunmuşlardır. Peygamberler bu misyonlarını vahiy ve vahyi açıklayıcı sözler yoluyla yerine getirmişlerdir. Son peygamber Hz. Muhammed (asm) “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” diyerek hayatın bütün alanlarını kuşatan bir değerler sistemi sunmuştur.
    Aynı problem bugün de insanlığı meşgul etmektedir. Teknolojinin gelişmesi ve sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak daha karmaşık hale gelen gündelik hayatlar, “iyi”nin “ne” olduğu sorusunu cevaplamayı daha da zorlaştırmıştır. İnsanlık, hayatın değişik alanlarında, bu soruya doğru cevaplar bulabilmek için “etik kodlar”a ihtiyaç duymuştur. Bilim adamları, mühendisler, siyasetçiler, hukukçular, tüccarlar, doktorlar, iş adamları ve meslek odaları yaşadıkları problemleri çözebilmek için bir değer yargıları sistemine dayalı teamüller oluşturmuşlardır. Bilgisayar alanında, internet kullanımında, enformasyon teknolojisinde, şirketlerin rekabet alanında ahlâka uygun olanla olmayan bilinmek istenmiştir.

    Selami TÜRKMANİ

    Etik Günü Niçin Kutlanıyor?

    25 Mayıs tarihi bütün dünyada etik günü olarak kutlanmaktadır. Bizim kültürümüze kavram ve çerçeve olarak farklı olan bu terim son yıllarda ülkemizde de önem kazanmış bulunmaktadır. Bu günün ne anlama geldiğini ve niçin kutlandığını bilmek için öncelikle kısa bir sözlük çalışması yapmak yararlı olacaktır.

    Kelime anlamıyla ‘etik’ Yunanca ethos yani “töre” sözcüğünden türemiştir, özgün Yunanca kullanımı ‘Etika’dır, tıpkı politika (siyaset bilimi), poetika (şiir kuramı), gibi. Felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırt edebilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışmaktadır. Bu yönüyle, kendine ait kuralları olsa da, halen de tartışılarak gelişen bir daldır.

    Farklı kelimelerle ifade edilen değişik kültürlerde etik kavramı elbette mevcuttur. Nitekim Eski Yunanda olduğu kadar Çin Uygarlığında da Etik tartışılan bir konudur. Bizim kültürümüzde ise daha çok ‘ahlak’ kavramı merkezli bir etik alanı vardır. Ancak Yunan Felsefesi Etik alanını kelime ve düşünce olarak kuramsallaştıran Felsefe olarak bilinmektedir. Nitekim Etik kavramının bütün dünyada kabul edilen ortak bir kavram olması da bunu göstermektedir.

    Ancak tarihsel süreçte uygulama bakımından sistematik etik uygulamalarının Selçuklu Medeniyetinin unsurlarından olan Ahilik örgütünde görüldüğünü belirtmek gerekir. Bilindiği gibi Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da yaşayan Türklerin, esnaf ve sanatkârlarının birliğini, çalışma ilkeleri ve usullerini oluşturan, çok yönlü bir sosyo-ekonomik Türk kurumudur. Ahi Örgütüne üye olan esnaf ve sanatkarların uymaları gereken bir dizi ahlak ve iş kuralları vardı. Uyulmaması durumunda ağır cezalar da öngörülmüştü.

    Etik alanı öylesine geniş bir konudur ki, bazen ne olduğu veya ne anlama geldiği konusunda sağlıklı bir bütünlük de sağlanamayabilir. Günümüzde farklı etik alanlar bulunmaktadır: Kürtaj, yasal ve ahlaki meseleler, Hayvan hakları, Biyoetik, İş etiği, Kriminal adalet, Çevresel etik, Feminizm, İnsan hakları, Gazetecilik etiği, Tıbbi etik, Teknolojik etik, Faydacı etik, Faydacı biyoetik, vb. Bunların yanında, farklı açılardan ele alınan etik başlıkları da söz konusudur: meta etik, normatif etik ve uygulamalı etik (yukarıda sayılanlar uygulamalı etik’in alt başlıklarıdırlar.

    Yunan Felsefesinin Arapça tercümeleriyle birlikte Müslüman dünyasında da Yunan tarzı çalışmalar görülmektedir. Erdem etik’i denilen alan daha çok Müslüman dünyasında ilgi görmüş ve geliştirilmiştir.

    Yakın çağda bilim ve teknolojinin ilerlemesi, devlet kurumlarının aşırı güç kazanması vb. nedenler etik ilkelerinin oluşturulması ve benimsenmesini gerekli kılmıştır. İlk uygulamalı etik değerlerin tıp, genetik, vb. alanlarda konuşulmaya başlanması ilgi çekicidir. Çünkü diğer insanların üzerinde belirli bir etkileme gücüne sahip kişi veya meslek gruplarının endi iç denetimlerinin olması zorunlu hale gelmiştir. Aksi takdirde, diğer insanlara büyük zararlar verilmesi riski saptanmıştır.

    İlk önce Batı dünyasında bilgi ve gücü iç denetime kavuşturmak için etik kuralları oluşturulmaya başlanmıştır. Bu etik kuralları, bazen yasa gücünde bazen de bir meslek grubunun iç denetim ilkeleri olarak ortaya çıkmaktadır. Her iki durumda da, Etik Değerler/ kurallar bir başka insana ve topluma karşı iç sorumlulukları içermektedir.

    Ancak bu alanda tam bir başarı sağlandığını söyleyebilmek zordur. Zira insanoğlunun iyi ve kötü tarafının da gelişimi sonsuzdur. Etik değerlerin hatırlatılması, bir bilinç oluşturulması için de 25 Mayıs tarihi Etik Günü olarak kabul edilmiştir.

    Halen Etik değerlerin çiğnenmesi durumunda – çoğunlukla bu değerler çiğnenmektedirler- öngörülen vicdani cezalar son derece yetersizdir. Hukuki cezalar ise son derece edilgen, karmaşık ve her zaman kamu vicdanını tam tamir edici değildir. Zaman içerisinde Etik Değerlerin, bir tür Etik Yasalar haline dönüştürülmesi de sanırım bundan kaynaklanmaktadır. Fakat bu durumda da Yasaları koyan ve uygulayanların ahlaki davranmaları ihtiyacı yok mudur?

    Bu gün dolayısıyla – veya alan uzmanlığı itibarıyla- araştırma yapanların Etik /İnsan ilişkisi ve Ahlak üzerinde de durmaları bu yüzden bir gerekliliktir. Zira Yunan Felsefesi ve Batı Uygarlığı, kuramsal ve hukuki açıdan çok gelişmiş olmakla birlikte, insan öğesine yeterli değeri verebilmiş değildir. Bizim kültürümüzdeki ve inancımızdaki ahlak anlayışı ise hala tarihin derinliklerinden tam olarak bugüne taşınabilmiş değildir.

    Etik Günü İle İlgili Şiirler, Etik Günü Şiiri, Etik İle İlgili Şiirler, Etik Haftası Şiirleri;

    Etik

    Etik ahlak demektir insana saygı demek
    Güzel ahlak olunca söylemeye ne gerek

    Çalışmalı her ferdim canıyla var gücüyle
    Hediyeler olmasın rüşvet olmasın diye

    Komşusuna borç takan var iken yok diyenler
    Bir gün gelip kalacak insan eti yiyenler

    Kaliteli mal satan kasası para dolsun
    İnsanları kandıran para diye dert bulsun

    Her ne iş yaparsan yap ol hayatta samimi
    Kaliteli hizmet ver hakkın olmasın zayi

    Toplumuna örnek ol insan gibi yaşatıp
    İnsanlığa kötü mal yüksek fiyat satmayıp

    Erdemli İnsan Olalım

    ‘Bir lokma,bir hırka’
    Değil ama;
    Azla yetinmesini bilelim.

    Azla yetinmesini bilenler,
    Mutluluğu tez yakalarlar..

    Gözü doymayanlar ise,
    Mutluluğa
    Asla ulaşamazlar..

    Ulaştıklarını sansalar bile,
    Hırslarının girdabında
    Çabucak boğulurlar,
    Çabucak bunalırlar..

    Boşuna söylememiş
    Filozof Diyojen;
    Başına dikilip
    Mağrurca,
    ‘Dile benden,ne dilersen’ diyen
    Hükümdar Büyük İskender’e;
    ‘Gölge etme,başka bir şey istemem’ diye..

     

    Keza
    Peygamberimiz de;
    Asıl zenginliğin,
    Mal çokluğunda değil;
    Gönül tokluğunda olduğunu
    Boşuna işaret buyurmamıştır.

    O nedenle;
    Daima,bardağın dolu tarafını görmeye çalışalım.

    Daima iyimser,
    Daima
    Tokgözlü olalım.

    Hiçbir zaman;
    Açgözlü,
    Doyumsuz
    Olmayalım.

    Yine, yüce Peygambermizin öğütlediği gibi;
    Yaşlılıktan önce gençliğin,
    Hastalıktan önce sağlığın,
    Yoksulluktan önce zenginliğin,
    Meşguliyetten önce boş vaktin,
    Ölümden önce hayatın,
    Kıymetini iyi bilelim..

    Hasılı;
    İyi yönde örnek,
    Erdemli insan olalım…

    Naim Yalnız

     

    Etik Davranış

    Güler yüzle bakalım,gördüğümüz insana,
    Her zaman kazandırır,güler yüz her insana.

    İyi toplum olmaksa,en başta hedefimiz,
    Önce iyi bireyler,olmalıyız hepimiz.

    Ben neyim ki toplumda,bir tek damlayım deme,
    Okyanuslar oluşmuş,damladan tane tane.

    Her zaman para değil,mutluluğun kaynağı,
    Sevgi,saygı,tebessüm; gönlün en güzel bağı.

    Bireyler birbirini,daima hoş görmeli,
    Küçük kırgınlıkları,unutarak sevmeli.

    İnsanlar birbirinin; derdini,neşesini,
    Paylaşmalı daima,tatmalı sevgisini.

    ‘Sevdim’ demek mutlaka,kanıt değil sevgiye,
    Gerçekten seviyorsak,gerek bir de hediye.

    Kim ki yanlış yapmadım.hayatımda diyorsa,
    En büyük yanlış o’nda,kendini biliyorsa..

    Naim Yalnız

     

    İnsanın İnsana etikleri

    insan’ı insan eden
    insan’a olan
    terbiyesi ve saygısıdır
    insan’ı insan’lıkdan eden
    insan’a ettiğinin aynasıdır

    Sorgulayan’ a aittir sordukları
    cevapta bulduğudur aradıkları
    sormadan korkup sakladıkları
    yaşamadığının yaşanmış farklılıkları

    İnsan’dan kalır geriye
    hazneye attıkları, atamadığı artıkları

    İnsan insandan atılır daha ileriye
    Nereye dostum nereye

    Ya ileriye, ya geriye
    ya boyuna ya enine
    uzanırsın gerine gerine
    Ya cennetin seyrine, ya cehennemin dibine

    insan’ı insan eden
    insan’a olan
    terbiyesi ve saygısıdır
    insan’ı insan’lıkdan eden
    insan’a ettiğinin aynasıdır

    Kemal Koçak

     

    Aç’ın Teşekkürü

    Açım;
    Arkadaşım
    Bana bir simit almış.
    Teşekkür ettim.

    Ama,
    Bunu diyen
    Ben değilim,
    Ağzım;
    O da değil,
    Boğazım.
    O da değil
    Midem;
    Hiç o da değil,
    Bağırsaklarım.

    Yanılmıyorsam
    Onlar da değil,
    Sadece hücrem..

    Naim Yalnız

     

    Büyük Lokma Ye De Büyük Söyleme

    Yaradan,kibirli olanı sevmez,
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme;
    Haddini aşanı,asla affetmez
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

    Sayısız nimetler vermiş kuluna,
    Fayda sağlandıkça,şükür oluna;
    Her türlü keramet,Hak’tan biline
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

    Gör de gözündeki saban okunu,
    Görme başkasında,saman çöpünü;
    İhlas ile tut da, Hak’kın ipini
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

    Ufacık dağları,yarattım deme,
    Kendini,herkesten yüksekte görme;
    Hak’kın kudretini,görmezden gelme
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

    Önce sen,iğneyi,kendine batır,
    Sonra,çuvaldızı başkasına vur;
    Adil davrananın,dostu çok olur
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme.

    Ey kardeşim,kulsun; sen haddini bil,
    Allah huzurunda,şükürle eğil;
    Alçak gönüllü ol,herkesçe sevil
    Büyük lokma ye de,büyük söyleme..

    Naim Yalnız

     

    Ben Kamu Görevlisiyim

    Halka hizmet, baş tacımdır,
    Ben,kamu görevlisiyim;
    Dürüst yapmak amacımdır
    Ben,kamu görevlisiyim.

    Kâh,yanına ben giderim,
    Kâh,yanıma gelsin derim;
    Samimi hizmet ederim
    Ben,kamu görevlisiyim.

    Halka hizmet,ibadettir,
    Tarafsızlık,asalettir;
    Sevgi-saygı,nezakettir
    Ben,kamu görevlisiyim.

    Kamu malını korurum,
    Hor bakanı,uyarırım;
    Hep, tutumlu kullanırım
    Ben,kamu görevlisiyim.

    Hukuku.üstün tutarım,
    Adaleti,uygularım;
    Vatanıma,hizmetkârım
    Ben,kamu görevlisiyim.

    Özel,tüzel hiç kimseden,
    Hiçbir menfaat beklemem;
    Üstün hizmet,her an ilkem
    Ben,kamu görevlisiyim..

    Naim Yalnız

     

    Özüme Etik Değdi

    Dağların eteğinde
    Ayna yapmıştım camdan
    Vermek nasip olmadı
    Ayırdılar goncamdan

    Tuzaklar kurulmuştu
    Güneşim vurulmuştu
    Divana durulmuştu
    Kaçsam kaçamıyordum

    Urganlar yağlanmıştı
    Boynuma bağlanmıştı
    Gözlerim dağlanmıştı
    Uçsam uçamıyordum

    Olacaklar içimden
    Gelip geçmişti dünden
    Bir türlü gitmiyordun
    Gözlerimin önünden

    Bulutlar bir yandaydı
    Yıldızlar isyandaydı
    Asıl derdim candaydı
    Vursam vuramıyordum

    Azığım bir fileydi
    İsyanım nafileydi
    Düşmanlar kafileydi
    Kovsam kovamıyordum

    Ben savdalı güvercin
    Benden gayrı herkes cin
    Ne kadar da kolaymış
    Vurulması bir gencin

    Dağlara kar inmişti
    Ağaçlar devrilmişti
    Etrafım çevrilmişti
    Gitsam gidemiyordum

    Özüme etik değdi
    Beni yerlere eğdi
    Tüm eller tetikteydi
    Kalksam kalkamıyordum

    Murat Demir

     

    Delikanlıya Öğüt

    Delikanlım,tut atanın sözünü,
    Onda,tecrübeden,bin bir hikmet var;
    Acı söylese de,asma yüzünü
    Sonu tatlı gelen,türlü nimet var.

    Uykusun kaybetti,uyutmak için,
    Ağlar iken güldü,avutmak için;
    Yemedi,yedirdi; büyütmek için
    Uğrunda çektiği,nice zahmet var.

    Sen,âlim olsan da,onun kanısın,
    Bir zalim olsan da,kopmaz canısın;
    Gönlünde yaşayan,tek sultanısın
    Senden beklediği,yalnız hürmet var.

    Kaybedince anlan,ancak kadrini,
    Dolduramaz kimse,O’nun yerini;
    Birer altın olan öğütlerini
    Anarsın her zaman,onda kıymet var..

    Naim Yalnız

     

    BİL Kİ DÜRÜSTLÜK EN BÜYÜK SERVETTİR

    Adaletli yaşamayı dilersen
    Hep alnın açık gezmek istersen
    Eğer onurunu da düşünürsen
    Bil ki dürüstlük en büyük servettir.

    Hakkın varsa korkma hakkını ara
    Boyun eğme sakın haksızlara
    Tamah etme hakkın olmayanlara
    Bil ki dürüstlük en büyük servettir.

    Alma habersiz birinin malını
    Çalmayasın kimsenin kapısını
    Sonra çalarlar senin de kapını
    Bil ki dürüstlük en büyük servettir.

    Borç aldıysan zamanında veresin
    Sözlerini yerine getiresin
    Haksızlık, adaletsizlik etmeyesin
    Bil ki dürüstlük en büyük servettir.

    İsmail Aydoğmuş

     

    Etik Günü İle İlgili Özlü Sözler, Etik Haftası İle İlgili Anlamlı Sözler

    Susmak huyların efendisidir. (Hazret-i Muhammed )
    Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. (Yunus Emre)
    Şeref ve erdem ruhun süsüdür. Bunlar olmasa, beden asla güzel gözükmez. (Cervantes)
    Tecrübe, öğretmenlerin en iyisidir. Yalnız okul masrafı ağırdır. (Thomas Carlyle)
    Tembellik, özgür adamı tutsak eder. (Firdevsi)
    Terazide güzel huydan daha ağır gelen hiçbir şey yoktur. (Hazret-i Muhammed)
    Eğitilmiş insanların umutları, bilgisizlerin zenginliğinden daha değerlidir. (Demokritos)
    Zengin, çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir. (Hz. Muhammed)

    ETİK HAFTASI HİKÂYELERİ

    ÇATLAK KOVA
    Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş.
    “Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”
    “Neden?.” Diye sormuş sucu. “Niye utanç duyuyorsun?” Kova cevap vermiş.
    “Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.” Sucu şöyle demiş:
    “Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.” Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş:
    “Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi?… Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”
    Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Tanrı’nın büyük planında hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.

    ARKADAŞLIK
    Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş.
    “Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak”demiş.
    Genç, ilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence:
    “Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkart.”demiş.Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki tahta perdede hiç çivi kalmamış. Babası ona:
    “Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak, çok delik var. Artık hiçbir şey geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara, bir delik aynen kalacak, kapanmayacaktır. Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür, yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar” demiş.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir